4 Eylül 2013 Çarşamba

KİŞİLERDEN ALACAKLARIN TAKİBİ, TAHSİLİ VE TERKİNİNE İLİŞKİN İŞLEMLER

KİŞİLERDEN ALACAKLARDA FAİZ UYGULAMASI

A-FAİZ BORCUNUN DOĞUMU VE BAŞLANGICI

1-Kamu zararından doğan alacaklarda ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faizin başlangıç tarihi kural olarak zararın oluştuğu tarihtir.

2-Sayıştay ,adli ,idari  ve  askeri mahkeme ilamları ile tespit olunan  kamu zararından doğan alacaklarda faiz başlangıç tarihi,ilamda faizin  başlangıcı hakkında hüküm varsa belirtilen tarih,aksi takdirde karar tarihidir.

3-Bütçe giderleri hesabı (Fazla ve yersiz ödemelerin,ödemenin yapıldığı tarihten itibaren) dışındaki hesaplardan fazla ve yersiz ödemelerde geri isteme iradesinin borçluya ulaştığı tarihten itibaren faize tabidir.

4-Harcama yetkilisi mutemetlerine verilen avanslardan bu hesaba aktarılanlar,ön ödemenin mahsup veya iade edilmesi gerektiği tarihten itibaren fazie tabidir.

5-Geçici ve sürekli görev yolluğu avanslarından  bu hesaba aktarılanlar 6245/59 maddesinde belirtilen tarihlerden itibaren faize tabidir.( Daimi (Sürekli) memuriyetle bir yere gönderilenler gidecekleri mahalle (yere) varış tarihinden ve muvakkat (geçici) vazife ile gönderilenler de memuriyetleri mahalline (görev yaptıkları yere) dönüş tarihlerinden itibaren bir ay zarfında (içinde) harcırah beyannamelerini, evrakı müspetleri (eki evraklarla) ile birlikte dairesi amirine tevdi (verirler) ederler)

6-Sözleşmeye  dayanan alacaklar kanun ve taahhütnamelerinde başka bir süre öngörülmemişse sözleşmenin ihlal edildiği tarihten itibaren faize tabidir.

7-Taksitli alacaklar,ödenmeyen taksidin vadesinin geldiği tarihten itibaren faize tabidir.

8-Yukarıda çeşitleri sayılanlar dışında kalan alacakların hangi tarihten itibaren ne oranda faize tabi tutulacağı Bakanlıktan sorularak alınacak cevaba göre belirlenir.

B-GENEL HÜKÜMLERE  TABİ KİŞİLERDEN ALACAKLARDA FAİZ

1-Genel hükümlere göre faiz Borçlar Kanunu ve 3095 sayılı Kanuni faiz  ve temerrüt faizine ilişkin Kanunda düzenlenmiştir.

2-3095/1.md göre  Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık %9 üzerinden yapılır.

3-Buna göre genel hükümlere göre faiz oranı aylık %0,75 olarak uygulanacaktır ve ay kesirleri tama iblağ edilecektir.

4-Sürekli ve geçici görev yolluğu avanslarını süresinde mahsup veya iade etmeyenler ile taahhütlerinde  ayrıca bir faiz oranı belirtilmeyen borçlulardan genel hükümlere göre  faiz   alınır.

5-Kişilerden alacaklar hesabında kayıtlı alacaklardan 6183 e göre gecikme faizine tabi olanlarla özel kanunlarında faiz  oranları belirtilenler dışında  kalan alacaklara yıllık %9 oranında faiz uygulanacaktır.

C-6183 SAYILI KANUNA TABİ KİŞİLERDEN  ALACAKLARDA FAİZ

1-Harcama yetkilisi mutemetlerine verilen avansları  süresinde mahsup etmeyenlerden 6183 S.Kanun uyarınca gecikme zammı alınır.

2-Dava konusu yapılsın yapılmasın vadesi tamamen yada kısmen geçmiş olan ikmalen,resen ve idarece yapılan tarhiyatlar için verginin tahakkundaki gecikme dolayısıyla  vadesinde ödenmemesindendolayı ortaya çıkan kaybı  telafi etmek amacıyla gecikme faizi  hesaplanacaktır.

3-Gecikme faizinin hesaplanmasında ayı aşan kesirler ay olarak dikkate alınmaktadır.

Genel Hükümlere Göre Faiz Uygulanacak Alacaklar (3095)(Ay Kesirleri Tama İblağ Edilir)

-Sürekli ve geçici görev yolluğu avansları

-Taahhütnamelerinde ayrıca faiz belirtilmeyen alacaklar

Amme Alacakları Tahsil ve Usulü Hakkındaki Kanuna Göre Faiz Uygulanacak Alacaklar(6183)(Ay kesirleri günlük olarak hesaplanır)

- Harcama yetkilisi mutemetlerine verilen avanslar

Kaynak:

www.siirt.edu.tr/dosya/2013323142434251.doc

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Maliye Bakanlığından:— Ön Ödeme Usul ve Esasları Hakkında Genel Tebliğ (Sayı: 2007/1)

11. Diğer hususlar

(1) Harcama yetkilisi mutemedine verilecek avans veya adına açılacak krediler için harcama yetkilisinden alınacak harcama talimatlarında; verilecek avans veya açılacak kredi tutarı ile harcama yetkilisi mutemedinin adı belirtilir. Harcama yetkilileri, harcama yetkilisi mutemetlerine verilecek avanslarda;

a) Belirlenen sınırlar dahilinde olmak şartıyla, ihtiyaç tutarında avans verilmesine,

b) Avansın ivedi ihtiyaçlar için verildiği göz önünde bulundurularak, olağanüstü durumlar dışında alım işine, avansın verildiği tarihten itibaren en geç beş gün içinde başlanılmasına,

c) Avans verilmesini gerektiren ihtiyaçların ortadan kalkması halinde avansın veya kullanılmayan artıkların, bekletilmeden muhasebe birimi vezne veya banka hesaplarına iade edilmesine,

özen gösterecekler, kamu idaresine ait paranın gereksiz yere mutemetler üzerinde kalmasına izin vermeyeceklerdir.

(2) 5018 sayılı Kanunun 35 inci maddesi ve Ön Ödeme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümleri gereğince harcama yetkilisi mutemetleri; kendilerine verilen avanslara ilişkin kanıtlayıcı belgeleri bir ay içerisinde ödeme emri belgesi ekinde, muhasebe yetkilisine vermekle yükümlüdür. Mahsup süresi, avansın verildiği güne, son ayda tekabül eden günün mesai saati bitiminde, sürenin bittiği ayda avansın verildiği güne tekabül eden bir gün yok ise, süre o ayın son gününün mesai saati bitiminde sona erer. Örneğin;15/03/2006 tarihinde alınan avansın en geç 15/04/2006 tarihinin mesai saati sonuna kadar mahsup edilmesi gerekir. Ancak, bu gün tatil gününe (Cumartesi) rastladığından takip eden ilk iş günü olan 17/04/2006 Pazartesi günü mesai saati sonuna kadar mahsubu gerekir. 30/01/2006 tarihinde alınan avansın ise en geç 28/02/2006 günü mesai saati bitimine kadar mahsup edilmesi gerekmektedir. Belirtilen sürede mahsup edilmeyen avanslar, mahsup edilmesi gereken tarihten itibaren, 6183 sayılı Kanunun değişik 51 inci maddesi hükmüne göre hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte, anılan Kanun hükümlerine göre ilgili mutemetten tahsil edilir.

(3) Genel bütçe kapsamındaki idarelerce yurt dışından yapılacak alımlarla ilgili olarak açtırılacak akreditif karşılığı kredilere ilişkin izin başvurularında Ek-1 form kullanılır. Formda, mal bedeli ve ilgili banka veya muhabirine döviz olarak ödenmesi gereken komisyonlar ile diğer gider karşılıklarının döviz cinsinden toplamı ile akreditif işlemlerini idare ve banka nezdinde takiple görevlendirilen personelin adı, soyadı ve unvanı belirtilir.


Kaynak:http://maliyehizmetleri.blogspot.com/2009/03/on-odeme-usul-ve-esaslar-hakknda-genel.html

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MUHASEBAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL TEBLİĞİ

(SIRA NO:16)

KİŞİLERDEN ALACAKLAR

GİRİŞ


Bilindiği gibi;

1- Bütçe içi ve bütçe dışı işlemlerden doğan yersiz, fazla ve haksız ödemeler,

2- Çalınan, kaybedilen veya zimmete geçirilen ya da yersiz ve kanunsuz harcanan ayniyat bedelleri,

3- Mecburi hizmet kaydıyla okutulan, staj için yurt dışına gönderilen öğrenci, öğretmen, memur, araştırma görevlisi ve benzerlerinden başarılı olamayan veya herhangi bir şekilde akdini ihlal edenler için yapılan harcamalardan geri alınması gereken tutarlar,

4- Kendilerinin muhafazası altında bulunan nakit, menkul kıymet, pul ve değerlerden çalınan, kaybedilen veya zimmete geçirilenler,

5- Kendilerine sayman nam ve hesabına tahsil yetkisi verilenlerin tahsil ettikleri paralardan zimmete geçirilenler,

6- Yukarıda sayılanlar için tahakkuk ettirilecek faizler ile Bakanlıkça kişilerden alacaklar hesabında izlenmesi gerektiği bildirilenler,

kişilerden alacaklar konusunu oluşturmaktadır.

Vergi ve benzeri Devlet alacakları ile mahkemelerce verilip saymanlıklara tebliğ edilen ilamlar içinde bulunan mahkeme giderleri, vekalet ücretleri ve para cezaları gibi alacaklar bu kapsamda olmadığından, kişilerden alacaklar hesabında izlenmeyecektir.

Ayrıca, kişilerden alacaklar hesabına alınacak tutarın, Sayıştay Genel Kurulunun 12/2/1981 tarihli ve 4107/1 sayılı Kararı uyarınca, Sayıştay denetimine giren idare ve kurumların saymanlık hesaplarının incelenmesi sonunda saptanan mevzuata aykırı ödemelerden genel bütçeli dairelere ilişkin bulunanların, vergi kesintileri düşüldükten sonra kalan tutarlar üzerinden; katma bütçeli dairelerle diğer kuruluşlara ilişkin olanların ise, bütçelerine gider olarak kaydedilen kesintisiz tutarlar üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

Diğer taraftan, Hazine lehine doğan ilamlı veya ilamsız bütün alacaklar saymanlıklarca, sorumluları veya borçluları adına borç kaydedilecek ve özel kanunlarındaki hükümlere göre veya takas suretiyle ya da icra yoluyla takip ve tahsil edilecektir. Borç kayıtları yapılan bu tutarlardan tahsil edilenler ile af veya tahsil olanağı kalmaması nedeniyle silinecek olanların ise, hesaplardan usulüne göre çıkarılması gerekmektedir.

Söz konusu alacakların, alacağın çeşidi ve doğuş şekline göre doğru olarak saymanlık kayıtlarına alınmasında, ilgili mevzuat ve yargı kararları uyarınca takip ve tahsil edilmesinde uygulama birliği sağlanması bakımından, aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

I- KİŞİLERDEN ALACAKLARIN TAKİBİ, TAHSİLİ VE TERKİNİNE İLİŞKİN İŞLEMLER

Kişilerden alacakların sürüncemede bırakılmadan ve zaman aşımına uğratılmadan takip edilerek, kanuni faizi ile birlikte tahsil edilmesi esastır.

Kişilerden alacaklar konusunu oluşturan yersiz, fazla ve haksız ödemelerin geri alınmasına ilişkin olarak tesis edilen işlemlerin borçlular tarafından dava konusu edilmemesi veya idare aleyhine sonuç doğuracak işlem tesis edilmemesi bakımından, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun, 14/6/1974 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 22/12/1973 tarihli ve E. No. 1968/8, K.No.1973-14 sayılı kararının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Anılan kararda;

- İdarenin, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödediği meblağın geri istenmesine bir mahkeme kararına lüzum olmadan işlem tesis edebileceği ve bu işleme karşı açılacak davaların çözümünün Danıştay’ın görevi içinde olduğu,

- İdarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceği,

- Yukarıda belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin geri alınmasının, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde mümkün olduğu, 60 günlük süre geçtikten sonra geri istenmesinin mümkün olamayacağı,

belirtilmiştir.

İçtihatlar, hukukun yazılı kaynakları arasında sayılmakta ve içtihadı birleştirme kararları, benzer olaylarda mahkemeleri bağlayıcı bir nitelik kazanmış bulunmaktadır. Bu nedenle, idarelerin yapacakları işlemlerde, bu kararlarda belirtilen hususlara uymaları gerekmektedir.

Buna göre;

1- a) Kanuna aykırı şekilde yapılan terfi veya intibak işlemine ya da başka usulde yapılan yersiz veya fazla ödemeye o memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi ya da idareyi aldatıcı belge ibraz etmesi sebep olmuşsa,

b) İdarece yapılan işlem, yapıldığı tarih itibarıyla, idare hukuku yönünden yoklukla malûl (sakat) ise ve özel hukuk yönünden de mutlak butlan ile sakat olmuşsa,

c) Yapılan terfi ve intibakta memurun kolayca anlayabileceği kadar açık bir hata mevcut olduğu halde idareyi haberdar etmemişse,

yapılan fazla ödemelerin dayanağı olan hukuka aykırı işlemlerin, 60 günlük süreye bağlı kalınmaksızın her zaman geri alınması mümkün bulunmaktadır. Ancak, bu hukuka aykırı işlem sebebiyle yapılan fazla, yersiz ve haksız ödemelerin geri alınmasında genel hükümlere göre zaman aşımı süresinin dikkate alınması gerekmektedir.

2- Yukarıda belirtilen istisnai haller dışında kalan ve idarenin kendi ihmali ve bilgi azlığı gibi nedenlerden kaynaklanan idari işlemlere dayanılarak yapılan fazla ve yersiz ödemelerin ise (Örneğin; bir memura, memurun bilgisi dışında idarece fazla ve yersiz maaş, ücret, tazminat ... ödenmesi gibi), ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 60 günlük dava açma süresi içinde geri istenmesi mümkündür. Bu durumda kamu görevlilerinin herhangi bir tazmin kararıyla karşı karşıya kalmamaları için, fazla ödenen paraların genel hükümlere göre zaman aşımı süresi içinde tahsili gerekmektedir.

A- ALACAKLARIN TAKİP VE TAHSİLİNDE UYULACAK ESASLAR

              

Bilindiği üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin ilk fıkra hükmü ile akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğan alacakların takip ve tahsili, Kanunun kapsamı (özel kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla) dışında bırakılmıştır. Bu nedenle, 6183 sayılı Kanun uygulamasına girmeyen kişilerden alacaklara ilişkin alacakların genel hükümlere göre takip ve tahsili için hazırlanan dosyaların mahallin muhakemat müdürlüğü veya hazine avukatlığına gönderilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, kişilerden alacakların uyuşmazlıklara konu olmadan daha kısa sürede tahsil edilebilmesi için;

1- İdarelerin, verilen yargı kararlarının icaplarına göre işlem tesis etmeleri,

2- Sayıştayca düzenlenen ilamların, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 63 üncü maddesi gereğince; 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre merkez kuruluşlarda görevli kişilere bağlı olduğu dairelerce, bunlar dışında kalanlara ise o yerin mülki amirleri aracılığıyla Kanunda belirtilen esaslar dahilinde geciktirilmeden tebliğ edilmesi,

3- İdare aleyhine verilen yargı kararlarına bağlı tazminat borçlarının ödenmesini takiben rücua konu bir Hazine alacağı doğduğu takdirde, Borçlar Kanununda belirlenen zaman aşımı süresi geçirilmeden dava açılması gerektiğinden, dava konusu ödemeleri yapan saymanlıklarca söz konusu ödeme belgelerinin onaylı örneklerinin, rücu davası açılmak üzere (zaman aşımı süresi içinde dava açılması sağlanacak şekilde) mahallin muhakemat müdürlüğü veya hazine avukatlığına gönderilmesi,

4- Fazla, yersiz veya haksız ödemelere ilişkin olarak ilgili idare, kişi veya kurumlarca bildirilen tutarların bekletilmeksizin saymanlık hesaplarına alınarak takip ve tahsiline derhal başlanması,

5- Memur veya diğer ücretlilerin saymanlık kayıtlarında yer alan borçlarına karşılık ücretlerinden rızaen veya özel kanunları gereğince re’sen yapılacak kesintilerde, yerine göre İcra ve İflas Kanununda veya özel kanunlarında belirlenen oranlar dikkate alınmak suretiyle kesinti yapılması,

gerekmektedir.

B- KANUNİ FAİZ ORANLARI

Kişilerden alacakların tahsilinde; Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde saymanlıkların, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz uygulamaları gerekmektedir.

Anılan Kanunun 15/12/1999 tarihli ve 4489 sayılı Kanunla değişik 1 inci maddesi hükmü gereğince; faiz ödenmesi gereken hallerde, faiz miktarı sözleşme ile belli edilmemiş ise ödeme, yıllık, T.C. Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli kredi işlemlerinde uyguladığı reeskont oranı üzerinden yapılacaktır. Şayet, 30 Haziran günü uygulanan reeskont oranı, önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan reeskont oranından beş puan veya daha çok farklı olduğu takdirde, yılın ikinci yarısında bu yeni oran uygulanacaktır.

Kanunun değişik 2 nci maddesi hükmüne göre ise, temerrüde düşen borçlunun, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır. Şayet, T.C. Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avans işlemlerinde uyguladığı faiz oranı, Kanunun birinci maddesine göre belirlenen orandan fazla ise, arada sözleşme olmasa dahi ticari işlerde temerrüt faizi, fazla olan bu oran üzerinden istenebilecektir. 30 Haziran günü uygulanan avans faiz oranı önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise, yılın ikinci yarısında bu yeni oranın uygulanması gerekmektedir. Ayrıca, temerrüt faizi miktarının sözleşmede kararlaştırılmamış olması halinde, akdi faiz miktarı yukarıda öngörülen miktarın üstünde ise, temerrüt faizi akdi faiz miktarından az olamayacaktır.

Buna göre,

1- Kişilerden alacakların tahsilinde uygulanacak faiz oranları, “Parasal Sınırlar, Süreler ve Oranlar”a ilişkin 3 sıra no.lu Genel Tebliğ eki tabloda, ayrıntılı olarak gösterilmiştir.

Bundan böyle tahsil edilecek kişilerden alacaklar için faiz ödenmesi gereken hallerde söz konusu tabloda gösterilen oranlar uygulanacak olmakla birlikte; yılın ikinci yarısında, 30 Haziran günü için T.C. Merkez Bankasının uyguladığı reeskont ve avans faiz oranlarının, önceki yılın 31 Aralık gününde uygulanan oranlardan beş puan veya daha çok farklı olması halinde bu yeni oranlara göre işlem yapılacaktır. Herhangi bir farklılığın olmaması veya farklılığın beş puandan az olması halinde ise yılın ilk yarısındaki oranların uygulanmasına devam edilecektir.

2- Alacaklı ve borçlunun anlaşmaları ile bir ödeme planına bağlanan alacakların faizleri hakkında anlaşma tarihindeki kanun hükümleri uygulanacaktır. Ancak, borçlu ödeme planına uymadığı takdirde alacaklı ödeme planına bağlı kalmaksızın, mevcut hüküm ve oranlara göre alacağını tahsil edebilecektir.

3- Sayıştay ilamları ile tazminine karar verilenler için hesaplanan faiz tutarı, 832 sayılı Sayıştay Kanununun 64 üncü maddesi hükmü gereğince borç tutarının %10 unu geçemeyecektir.

Ayrıca, Sayıştay 4 üncü Dairesinin 4/1/1996 tarihli ve D.4.1996-1/1996 sayılı Kararında; Sayıştay denetçilerince düzenlenen sorgu kağıtlarının Sayıştay yargılamasının ana unsurlarından olmakla birlikte ilam niteliğinde olmadığı ve sorumluları bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, bu nedenle Sayıştay denetçilerinin sorgusu üzerine saymanlıklarca ahizleri adına kişilerden alacaklara alınan fazla ve yersiz ödemelerden de 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre faiz alınması gerektiği belirtildiğinden, saymanlıkların söz konusu alacakları, faiz başlangıç tarihini de dikkate alarak 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre faiz tahakkuk ettirmek suretiyle tahsil etmeleri gerekmektedir.

4- 14/11/1990 tarihli ve 3678 sayılı Kanunla 3095 sayılı Kanuna eklenen 4/a maddesinde; sözleşmesinde daha fazla akdi ve gecikme faizi kararlaştırılmadığı takdirde, yabancı para borcunun faizinde Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağı hükme bağlandığından, yabancı para cinsinden olan borçların tahsilinde, bu husus dikkate alınacaktır.

Ancak, döviz cinsinden yapılan ödemeler için, sözleşmelerinde yer alan hüküm gereği Türk Lirası cinsinden borçlandırma yapıldığı takdirde; taahhüt senedinde faiz ve faiz başlangıç tarihi konusunda bir hüküm yok ise faiz hesabında, taahhüdün ihlal tarihinden itibaren (1) numaralı bentte belirtilen oranların uygulanması gerekmektedir.

C- FAİZ BAŞLANGIÇ TARİHİ

Kişilerden alacaklar hesabına alınarak takip ve tahsili gereken alacaklardan;

              

1- Vezne, mutemet, tahsildar ve ambar açıklarına ilişkin olanlarda, alacağın doğduğu tarihten,

2- Fazla ve yersiz ödemelerden doğanlarda, idarenin geri isteme iradesinin borçluya ulaştığı (Fazla ve yersiz ödemelerden doğan Devlet alacaklarında faiz başlangıç tarihi, geri isteme iradesinin borçluya ulaştığı tarih olup, tahakkuk daireleri ve saymanlıkların borçlunun, borcunu ödemesi için en kısa sürede ihtarda bulunulması konusunda gerekli titizliği göstermeleri gerekmektedir.),

3- Tahsil veya ödeme sırasında noksan tahsilattan ya da eksik kesilmesinden doğanlarda, tahsil edilen veya eksik kesilen tutarın gelir kaydedilmesi gerektiği,

              

4- Süresinde mahsup veya iade edilmediğinden ita amiri mutemedi adına kişilerden alacaklar hesabına alınan avanslarda, avansın mahsup edilmesi gerektiği,

                5- Sürekli görev yolluğu avanslarının süresinde mahsup veya iade edilmemesi nedeniyle doğan alacaklarda;

a) Memur ve ailesinin yeni görev yerine varış tarihinden itibaren bir ay sonraki,

b) Memur veya ailesinin yeni görev yerine hiç gitmemiş olması halinde, avansın verildiği,

c) Tayin emrinin iptali halinde, iptal emrinin ilgiliye tebliğ edildiği tarihi izleyen 15 inci gün sonundaki,

6- Geçici görev yolluğu avanslarının süresinde mahsup veya iade edilmemesi nedeniyle doğan alacaklarda;

a) Görev ifa edilmiş ise, asıl görev yerine dönüşünden itibaren bir ay sonraki,

b) Görev mücbir sebep dışında herhangi bir özel nedenle ifa edilmemiş ise, avansın verildiği,

c) Görevlendirmeden vazgeçilmiş ise, vazgeçme onayının ilgiliye tebliğ edildiği tarihi izleyen 15 inci gün sonundaki,

7- Sözleşmeye dayanan alacaklarda, ilgili kanun veya taahhütnamelerde başka türlü bir esas belli edilmemiş ise, akdin ihlal edildiği,

8- Faizsiz olarak takside bağlanmış alacaklarda, ödenmeyen taksidin muaccel olduğu,

9- Sayıştay, adli, idari ve askeri mahkemeler ilamları ile tazmine hükmolunan alacaklarda, ilamda faiz başlangıç tarihine ilişkin özel bir hükme yer verilmiş ise bu tarih, belirtilmemiş ise tazmin kararının verildiği,

tarihten itibaren, faiz uygulanmak suretiyle tahsil edilecektir.

Tamamını okuyun

http://www.mevzuat.gov.tr/
Bu yazıyı Paylaşın

0 yorum:

Mevzuat.Net

 

Not defteri

Günün Sözü

Mali Hizmet Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon forFree Blogger Template