22 Nisan 2009 Çarşamba

Yeni yaşam trendleri


İçinden geçtiğimiz kriz ortamı, bireysel değil. Kentsel ya da ulusal da değil. Bu kriz, herkes kabul ediyor ki, küresel bir kriz..
Ne kadar süreceği, ne kadar derinleşeceği tam olarak kestirilemeyen bu kriz, bütün dünyada insanların yaşam biçimini, yaşam anlayışını da değiştiriyor. Artık, herkes için, hatta zenginler için bile, yaşam biçimi değişiyor.

Türk insanı, çok uzun yıllardan beri hep krizlerle birlikte yaşadı. Krizlere bağışıklık kazanmak normal bir şey değildir. Türkiye’deki insanların büyük bölümü, ulusal veya küresel kriz olmasa da zaten hep geçim sıkıntısı içindeydi. Toplumun büyük bölümü, her zaman dar gelirli oldu. Hep çok kısıtlı imkanlar içinde yaşamını sürdürmek zorunda kaldı.

Şimdi, daha geniş kitleler bu yaşam trendinin içine girdi. Parası olanlar bile, geleceği düşünmek zorundalar. Bu tablo, kişi başına gelirin çok yüksek olduğu, bugüne kadar çok rahat ve kaygısız yaşayan gelişmiş ülkelerdeki insanları da etkiledi.
Dünyanın en büyük reklam ajanslarından JWT Global firması, 60 ülkeyi kapsayan çok geniş bir bilimsel araştırma yapmış. Araştırma, kriz ortamında insanların yaşamının nasıl değiştiğini ortaya çıkartmış.
………
ABD ve Avrupa ülkelerindeki insanları krizle birlikte yaşam biçimleri, bir parça bizim öteden beri sürdürdüğümüz yaşam biçimine benzemeye başlıyor. Örneğin, batı ülkelerinde daha önce gazeteler ya da marketler, markalar hiç kupon vermez, promosyon yapmazmış. Şimdi batılı ülkelerde promosyon çılgınlığı giderek artmaya başlamış. İnsanlar kupon biriktirerek bir şeyler kazanmaya merak sarmış. Hangi mağaza promosyon yapıyorsa, oradan alışveriş yapıyorlarmış.
Yine batılı ülkelerde, lüks, pahalı markalı ürünler yerine, sokak markaları, tercih edilir olmuş. Bizim ülkemizde çakma, sahte markalar, taklit ürünler, bunları ucuz fiyatlarla satan Pazar yerleri, öteden beri gözdeydi. Şimdi, Avrupalılar da bu şekilde yaşamaya başlamış.

Lüks, pahalı, gösterişli lokantalarda yemek yiyen insanlar azalmaya başlamış. Lüks tatil, Avrupalıların alışkanlığı olmaktan çıkmış. Enerji tasarrufu çok daha bilinçli hale gelmeye başlamış. İnsanlar, akşamları gezmek yerine, daha çok evde oturup, televizyon ve DVD izlemeye başlamışlar.
Araştırma, bütün dünyada insanların paralarını çok daha dikkatli harcamaya yöneldiğini ortaya koyuyor. Zevkler sadeleşiyor. Alışveriş mantığı “Kısırlaştırılmış alışveriş” modeline dönüyor.
Araştırmanın ülkemizi kapsayan bölümünde, ilginç bir gerçek ortaya çıkmış. Türkiye’de de hemen her türlü mal ve hizmetin tüketiminde gerileme görülürken, çay ve çekirdek satışlarında patlama olmuş. Bu da insanların daha çok evlerinde zaman geçirdiğini kanıtlıyormuş.
………..
Bu krizden en çok Türkiye etkilendi. İşsizlik en çok Türkiye’de arttı. Kriz öncesi hesapsız harcama yapan, borçlanan insanlar, yükün altından kalkamaz hale geldiler. Buna paralel olarak, bazı iyi gelişmelerden de söz ediliyor.
Krizle birlikte, çalışan, emeğiyle geçinen insanlar, çalıştıkları müesseselerin menfaatlerini daha çok gözetir hale gelmişler. Yine bu kriz ortamıyla birlikte, işverenler de verimli, dürüst, düzgün, üretken elemanlarının kıymetini daha çok anlamaya başlamış, onları daha çok sahiplenir hale gelmişler.
Yaşanan bu süreci, İlahı kudretin eline sopayı alıp, yoldan çıkmaya başlayan insanlığı hizaya getirme operasyonu olarak da nitelendirebiliriz.
Çok hoyratça, çok sorumsuzca tükettiğimiz dünya kaynaklarını da artık daha az tüketmeye başlıyoruz. Fazladan yanan lambayı söndürmek, izlenmeyen televizyonu kapatmak, musluğu daha az açıp, daha çabuk kapatmak, her konuda tüketimi olabildiğince kısmak, dünyanın geleceği için önemli adımlar olsa gerektir.
Dünya bu gelişmelere, “Hayata kriz ayarı” gözüyle bakıyor. Bu sürecin sonunda, insanların birbirlerine karşı daha yardımsever olması, bireyciliğin yerini çoğulculuğun alması, yani insanlığın, acı deneyimlerle çok önemli bir eğitimden geçip, bir miktar ıslah olması bekleniyor.
……….
Türkiye’nin hala, batılı ülkelere göre önemli avantajları olduğunu düşünüyorum. Fırsat buldukça, İzmit’te, hala İstiklal Caddesi’nin Leyla Atakan Caddesi ile birleştiği bölgede her gün kurulan Köylü Pazarı’nın içinden geçerim.
Bir ay öncesinde, çiçekli mancar ile sera domatesi dışında pek fazla bir şey yoktu. Artık köylü pazarı hareketlenmeye başladı.
Tabii, seyyar satıcı tezgahları da var. Ama İzmit’in yakın çevresindeki köylerde, kendi bahçesinden o sabah topladığı ürünleri getirip, tahta sandıklar üzerinde satan köylüler de bulunuyor.
Şu sıralar pırıl pırıl, sopa gibi pırasalar var. Taze bezelye geldi. Top gibi beyaz lahana var. taze soğan, kıvırcık, körpecik salatalık var.
Öyle bir dönem ki bu kriz dönemi, toplumsal dayanışmanın artmasını gerektiriyor. Kendimiz için, az almayı, daha az ve yetecek kadar tüketmeyi prensip seçmeliyiz. Bu kendimize yetecek kadar, ihtiyacımız kadar malı almak için de, onu satmaya herkesten çok ihtiyacı olanları seçmeliyiz.
Örneğin, sebze için, meyve için, balık için gidip Hiper Market’i seçmek yerine, Köylü Pazarından şöyle bir geçmeliyiz. Yazlık giysi, ayakkabı alınacaksa, ihtiyaçsa, yine kent esnafının yolunu tutmalıyız. Merak etmeyin. Bu dönemde artık kimsenin kimseye kazık atacak hali yok.
…………
Umuyor ve diliyorum ki, hem dünya, hem ülkemiz, bu kriz döneminden biran önce çıksın. Ama bundan böyle, dünyanın en zengin ülkelerinde bile artık çılgın tüketim döneminin, en az 50-100 yıl için kapandığını düşünüyorum.
Yaratan ilahi güç, eline sopayı aldı, “Ey insan oğlu. Sen hesapsız tükettin. Sen birbirine fazla kazık attın. Çok yalan söyledin, çok lükse gömüldün. Çalıştığın, ekmek yediğin işyerinin kıymetini bilmedin. Şükretmeyi beceremedin” diyerek, bütün dünyayı terbiye etmeye başladı.
Bütün insanlık için yeni bir yaşam şekli, yaşam trendi başladı. Bunun adına, “Hayata kriz ayarı” deniliyor.
Çok derin ve çok uzun süreli olmazsa, hayata kriz ayarının, bütün insanlığa faydalı olabileceğini, gelecek nesillere dünya nimetlerinin daha bol ve sağlıklı kalmasını sağlayacağını düşünüyorum.

yazan:İsmet ÇİĞİT
http://www.ozgurkocaeli.com.tr den alınmıştır.

Bu yazıyı Paylaşın

0 yorum:

Mevzuat.Net

 

Not defteri

Günün Sözü

Mali Hizmet Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon forFree Blogger Template